Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
-- %
-- %
-- %
-- %

Kentsel Yoksulluk ve Süleymaniye Örneği

391 defa okundu kategorisinde, 31 Ağu 2019 - 09:15 tarihinde yayınlandı

 

Kentsel Yoksulluk ve Süleymaniye Örneği

Dünya’da her gün daha tehlikeli boyutlara ulaşan ve çözümü zorlaşan, kentsel yoksulluk sorunu toplumda gerilimlere sebep olarak toplumsal barış ve huzur ortamını tehdit etmektedir. Sadece az gelişmiş ülkelerde değil gelişmiş ülkelerde de önemli boyutlarda yaşanmaktadır.

Kentsel yoksulluk olgusunun dünyada ki değişimlere koşut olarak geldiği nokta iç açıcı değildir. Sanayileşmeyle birlikte, kentlerde göçlerle yaşanan büyük nüfus artışları, gelir dağılımı eşitsizliği, işsizlik gibi sorunlar,  küreselleşme dalgasıyla yaygınlaşan neoliberal politikalarla giderek büyümüş ve içinden çıkılması güç bir duruma ulaşmıştır.

Önceden göçle gelip kent çeperlerinde ucuz konut alanlarında yaşayan, düşük ücretli işlerde çalışan ve sistemin devalılığı için gereksinim duyduğu yoksullar üretim süreçlerinde meydana gelen değişikliklerle giderek sistem dışına itilmiş büyük kısmı kent merkezlerindeki çöküntü bölgelerinde düzensiz işlerde çalışan yada işsizlerden oluşan umudunu yitirmiş bir sınıf ortaya çıkmıştır. Yeni kentsel yoksullar olarak tanımlanan bu sınıfın dünya üzerindeki nüfusunun giderek arttığı görülmektedir. Piyasa güdümüne bırakılan bu insanların müdehale edilmedikçe daha sorunlu bir yapıya ulaştıkları görülmektedir. Bugüne kadar geliştirilen çözüm politikalarının yetersiz olması  farklı çözümler geliştirmeyi gerekli kılmaktadır.

Yoksulluk:

Yoksulluk tanımları, bakış açılarına, toplumların değer sistemlerine ve daha bir çok değişkene göre farklılıklar göstermekte olup durağan bir tanım bulunmamaktadır.

‘Sözlük anlamıyla yoksulluk; varsıllığın karşıtı olarak algılandığında, zengin olmamayı, sıkıntı içindeliği, ‘var’ olandan ve ‘varlık’tan yoksunluğu yada kullanım ve değişim değeri olan mallara  erişim olanaklarının sınırlılık durumunu tanımlamaktadır.[1]

Yoksulluk,  ‘insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli kaynağa sahip olmaması durumudur'[2]

1984′ te Avrupa Birliği Bakanlar Kurulunun tanımladığı yoksulluk kavramı, ‘Yoksullar  (…)  maddi, kültürel ve toplumsal kaynakların çok sınırlı olması nedeniyle, ikamet ettikleri üye ülkede asgari seviyede kabul edilebilir yaşam tarzından dışlanan kişilerdir. ‘ Yoksulluk, bu belirlemeye göre doğal bir ayıklama süreci gibi ‘dışlanmış’ bir kesimi oluşturmaktadır.

Bütün dünyada giderek büyüyen bir sorun haline gelen  yoksullukla ilgili yaygın olarak kullanılan diğer kavramlar ise şunlardır: Mutlak Yoksulluk, Göreceli Yoksulluk, Nöbetleşe Yoksulluk, Derin – Normal Yoksulluk, Aydınlıktakiler – Karanlıktakiler, Alt Sınıf – Üst sınıf, Varsıllık – Yoksulluk, (Kentlerde) Tutunamayanlar, Eski – Yeni Yoksulluk, Sistem içi Sistem dışı Yoksulluk.

Kentsel Yoksulluk:

Bu kavram, sadece bir gelir azlığını ve kentsel hizmetlerden yeterince yararlanamamayı kapsamaz; aynı zamanda, eğitim, sağlık, güvenlik gibi hizmetlerden daha az faydalanmayı, varoşlarda yaşamayı, kentsel şiddete daha açık olmayı da içerir. Öte yandan, Kentsel Yoksulluk, ekonomik ve sosyolojik yaklaşımlar ile kentteki belirli bir bölgenin belirli kaynaklardan yoksun oluşu, kentin göreli dengesizliği, düzensizliği ve bozulan fonksiyonelliği, ayrıca sosyal etkinlik, yetkinlik ve kurumsal açıdan da bir yetersizlik anlamına gelmektedir.[3]

Kentsel Yoksulluk Göstergeleri:

Yapılan kavramsal açıklamalar sonucunda kentsel yoksulluk göstergeleri, biyolojik ve fiziksel, güvenlik, ait olma hissi, saygınlık, özgerçekleştirim, entelektüel, duygusal ve entelektüel doyum, kentsel donatımlar, yaşam çevresi niteliği olarak belirlenmiştir.

SÜLEYMANİYE

Süleymaniye camii ve Külliyesi’nin çevresinde, İstanbul’un üçüncü tepesinde, adını külliyeden alan tarihi semt olan Süleymaniye idari olarak, Eminönü İlçesi’nin bir mahallesi, Kuzeyde Demirtaş, Kuzeybatıda Hoca Gıyasettin, batıda Molla Hüsrev, güneyde Beyazıt, doğuda Mercan mahalleleriyle çevrilidir. Ancak semt olarak, Demirtaş, Hoca Gıyasettin, Molla hüsrev mahallelerinin bir bölümüyle, Süleymaniye mahallesi içinde kalan İstanbul Üniversitesi’nin merkez binasının arkasındaki kesimleri içerir. Bu mahallerin dışında Sarıdemir, Kalenderhane, Hacı Kasım ve Yavuz Sinan Mahalleleride çalışma kapsamına alınmıştır. 

Süleymaniye’de Kentsel Yoksulluk:

Sorunun tanımlanması ve kentsel yoksulluğun alan üzerindeki durumunu  ortaya koyacak  göstergeleri belirledikten sonra bu göstergelerin alan üzerinde değerlendirilmesini sağlamak için % 3 örneklem alınarak yapılan anket çalışması, DİE(Devlet İstatistik Enstitüsü) verileri, 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma İmar Planı analiz çalışmaları ile birlikte alanda yapılan gözlem ve mülakatlar  dikkatealınmıştır.

 Süleymaniyede Kentsel Yoksulluk Göstergeleri:

Ait olma istemine ayna tutması açısından önemli bir soru olan ‘nerelisiniz ?’ sorusuna İstanbul ve Süleymaniye cevabı alınamamıştır. Ankete cevap verenlerin %10 İstanbul’da doğmasına ve yaşamasına rağmen bu insanların da ‘nerelisiniz?’ sorusuna çoğunun hiç görmediği ebeveynlerinin doğum yerlerini memleketleri olarak kabul ettiği görülüyor. Özellikle 30-40 senedir burada yaşayanların kendilerini İstanbul’lu ve Süleymaniye’li hissetmemeleri dikkat çekicidir.

Bununla birlikte ankete cevap verenlerin, %48’i Süleymaniye’de yaşamaktan memnun olmadığını belirtirken %45’i  maddi imkanlar elverişli olduğunda başka bir yere taşınmak istiyor.

Süleymaniye’ de yaşayan çoğunluğunu göçle gelen vasıfsız iş gücü niteliğinde oldukları yeteneklerini geliştirmek  için gerekli olan eğitim süreçlerine katılamadıkları görülüyor. Burdaki işgücünün enformel sektör olarak değerlendirilen işpotacılıkta istihdam etmelesi bunun en önemli göstergelerinden biri olmaktadır.

Buradaki eğitim düzeyinin düşüklüğü durumun önemini gösterir niteliktedir. Anket sonuçlarına göre okuma yazma bilmeyenlerin oranı %15, yüksek öğrenim görenlerin oranı ise  %2dir

Bölgede geçmişten gelen eğitim ve sağlık hizmetlerinin kendini yenileyerek devam ettiği görülürken halkın bu işlevlerden yararlanamadığı ve bu sosyal hizmetlerin çevreleriyle ilişkilerinin kopuk olduğu görülüyor. Bölgede beş ilköğetim okulu dört adet düz lise bir tanede meslek lisesi ayrıca İstanbul Üniversitesinin merkez kampüsü bulunmaktadır. Ancak anket sonuçlarına göre burdaki yerel halkın bu eğitim olanaklarından ilk öğretim düzeyine kadar yararlandıkları görülüyor

Bu göstergeler ışığında batı literatüründe son dönemde yaygın olarak kullanılan ‘Yeni  Kentsel Yoksulluk’ kavramına ait belirtilerin azda olsa ortaya çıktığı görülüyor. Özellikle ‘paranız olsa nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna insanların %10’unun fikri olmadığını belirtmesi durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Aynı soruya %20 oranında ‘dükkan açarım’ cevabı çıkması bölgede hala hayatın bir köşesinden tutunma umudu taşıyan insanların yaşadığını göstermektedir. Diğer cevaplar ise  %40 ev alırım, %10 arsa alırım, %5 araba alırım %15 diğer seçeneği tercih edilmiştir.

SONUÇ:

Süleymaniye bölgesindeki kentsel yoksulluk sorunu tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Özellikle biyolojik, fiziksel ve güvenlik yoksunluğu acil önlem alınması gereken konulardır.

Bölgenin tarihi değerlerinin yok olmasını önlemek de acil önlem alınması gereken konulardan biridir ve bu iki konunun çözümünü birbirinden bağımsız olarak düşünmek, bu güne kadar uygulanan yanlış politika ve stratejilerin üstüne bir yenisini eklemekten başka bir işe yaramayacaktır.

Dolayısıyla yoksulluk sorununun  çözümü ve bölgenin tarihi kimliğine kavuşması, yerel halkın sosyo-ekonomik sıkıntılarını yenerek, koruma bilincinin aşılanması ve kente olan aidiyet duygularını geliştirecek örgütlenmeler yoluyla gerçekleşebilir. Başka bir deyişle meydana gelecek kentsel dönüşüm yerel toplulukların desteğiyle gerçekleşmelidir. Mantıklı ve ahlaki olan, alınan üst düzey kararların burda yaşayan halkı da kapsaması ve dışlayıcı nitelikte olmamasıdır. Bunun için karar süreçlerine halkın katılımını sağlayabilmek hayati önemdedir.

Bu sonuca göre Süleymaniye bölgesi için biçilen Turizm hedefi, burda yaşayan toplulukları ne kadar kapsıyor? Halk bu projenin neresinde duruyor?  Sorulması ve yanıtlanması gereken sorular olarak karşımızda duruyor.

 [1]BİRSEL, S.Güven vd. ‘Kentsel Yoksulluğun Değişik Tanımları Üzerine’ Yoksulluk, Kent Yoksulluğu ve Planlama (içinde), 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 26. Kolokyumu, 6-8 Kasım 2002, Ankara, syf: 193

 [2]ŞENSES, Fiket; Küreselleşmenin Öteki Yüzü: Yoksulluk, İletişim Yayınları, İstanbul 2001

[3]BİRSEL/POLAT/ÇALIŞIR/HOVARDAOĞLU, “Kentsel Yoksulluk/Yoksulluğun Değişik Tanımları Ve Boyutları Üzerine” Yoksulluk, Kent Yoksulluğu ve Planlama (içinde), 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 26. Kolokyumu, 6-8 Kasım 2002, Ankara,syf: 193

 

 

 

Nazım Akkoyun; MSGSU Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Lisans Bitirme Tezi,İstanbul, 2004

 

İletişim:

 

Haber Editörü : Tüm Yazıları
Yorum Yaz