GAYRİMENKUL ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER), Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği’nin (KONUTDER) yeni yayımlanan ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ hakkında yaptığı basın açıklamasında “Söz konusu yönetmeliğin bu haliyle yürürlüğe girmiş olması sebebiyle gayrimenkul sektörünün, yapı inşa ve mimarlık mesleğinin önemli ölçüde sorunlar yaşayacağı kanaatindeyiz” denildi.
Gayrimenkul sektörünü temsilci dernekler Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), İstanbul İnşatçılar Derneği (İNDER), Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) yeni yayımlanan ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ ile ilgili basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ konusundaki görüşlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilmesine rağmen sektörün saha tecrübesinin yönetmeliğe yansıtılmadığını belirtildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Her şeyden önce şehirlerimizin ve uygarlık yapı hedefimizin en kayda değer unsurlarından biri mimaridir. Mimari; yüzyılların getirdiği birikim, deneyim, mesleki deneyim ve ahlakı ile birlikte gelecek vizyonu ile şekillenen, mimarlarımız elinde ete kemiğe bürünen, yapımcılarımız göre inşa edilerek hayat bulan imar faaliyetimizdir. Yüzyıllar boyu yazılmış kurallardan çok, yazılmış olmayan değerler ile gelişmiş, her hususu bir mevzuat maddesine ve matematiksel hesaba sığdırılamayacak kadar geniş bir olgudur ve her bir mimari eser bir telif eserdir.
Genel anlamda 1 Haziran 2013 tarihli mevzuat 4 yıl önce vizyoner bir anlayışla ve tüm sektörün görüşleri ile harmanlanarak hazırlanmıştı. Yayınlandığı günden itibaren ise bürokratik bir kavrama söz konusu yönetmeliği değiştirmeye ve daraltmaya çalışmaktadır. Tüm bu gayretlerin sonucu olarak yayımlanan yeni yönetmelik öncelikli olarak mimarlık mesleğini uygulanamaz ülkü getirmiştir. Şehirlerimizin bundan sonra tektipleştirici bir görünüm açısıyla, gelecek vizyonundan uzaklaşarak inşa edileceğini görüyoruz. Mevcut düzenleme kültürel ve mimari mirasımızın geleceğe aktarılmasından ve şehirlerimizi ileriyle taşımaktan uzaktan, yaklaşık olarak mimarların elini kolunu bağlayan, telif eser ortaya koymasının önünü kesen bir düzenlemedir.
“ÇOK GENİŞ HALK KESİMLERİ MAĞDUR OLACAK”
BUNUN DIŞINDA, bir diğer önemli konu inşaat ruhsatının müktesep hak olmaktan çıkarılmasıdır. Son anda yönetmeliğe ilave edilen bu düzenlemeyle lüzum yerli ve yabancı yatırımcılar gerekse de tüketiciler büyük bir riskle aleyhinde karşıyadır. İmar Kanunu ’na adamakıllı tutarsız olan bu düzenleme ile gayrimenkul sektörü en esas dayanağından mahrum ülkü getirilmiş ve yatırımların önü kesilmiştir. Mevzuata uygun şekilde alınan inşaat ruhsatı ile yapılan projelerin imar planı iptalleri ile akamete uğraması keza yatırımcı keza alıcı ayrıca de ülke ekonomisinin hasar görmesine sebep olacaktır. Gayrisafi yurt içi hasıladaki payı yüzde 8 olan ve hesaplı büyümeye önemli ölçüde yardım veren, ayrıca toplam istihdamdaki payı yüzde 7,3 olan gayrimenkul sektörü geçmişte bu hususla ilgili birçok kez büyük sorunlar yaşamıştır. Yeni yönetmeliğin çoğu sorunu beraberinde getireceğini,bundan en fazla geniş irk kesimlerinin mağdur olacağını ve çıkacak olumsuzlukların zamanla kavranacağını düşünüyoruz.
“TOPLUMA NASIL MENFAAT SAĞLAYACAĞINI ANLAYAMIYORUZ”
Hem yönetmelikte çoğu alanda kısıtlayıcı maddeler mevcuttur. Mesela;önceden azami 3.000 metrekare olan sosyal tesis alanlarının daire sayısı ve proje büyüklüğü gözetilmeden en fazla 500 metrekareye indirilmesinin;mescitlerin, çocuk yuvası ve çocuk oyun alanlarının toplam 750 metrekareden konutlar için 100, konut dışı kullanımlar için 200 metrekareye düşürülmesinin;otopark yapımının teşvik edilmesi gerekirken, otopark alanlarının en düşük otopark alanının 2 katını geçmeyecek şekilde sınırlandırılmasının; kullanıcı konforu açısından önemli olan asansör, yapı giriş holü ve kat holünün minimum alanlar ile sınırlandırılmasının;bodrum katlarda yer alan iki taraflı sığınakların asgari olması gereken alandan 1 metrekare zeka büyük yapılamamasının; müşterek bölge depolarının kaldırılmasının; yangın yönetmeliği gereği yapılması zorunlu olan mahallerin (yangın merdiven evi, yangın güvenlik holü, yangın emniyet koridoru ve yangın asansörü) sadece yangın merdiven evi ile sınırlı tutulmasının;daha önce herhangi bir sınırlandırma bulunmayan ve peyzaja zenginlik katan pergola, kameriye, açık yüzme havuzu ve süs havuzlarının bahçe alanının yüzde 10 ’u ile kısıtlanmasının; nasıl bir toplumsal üstünlük sağlayacağını anlayamıyoruz.
Bütün bunlara rağmen yönetmeliğe 3 aylık bir geçiş süreci konmuştur. Bu sürede, gayrimenkul sektöründe ve ülke ekonomisinde derin yaralar açılmadan, yönetmeliğin kısıtlayıcı maddelerinin, çelişkili ve olumsuz yönlerinin düzeltileceği yönündeki ümidimizi muhafaza ediyoruz.”